Kabul…
Kabul sonsuz huzur getirir.Sonrası yoktur,sonrasını düşünmen gerekmez…Yaşam bazen kabul ediştir,en doğru yol bazı şeyleri olduğu haliyle kabul etmektir.Evrende değişmeyecek şeyler vardır;balıktan koşmasını isteyemezsin, istesen de ve hatta istese de olmaz,ya da bir at iki ayağı üzerinde yürüyemez, yaradılışına terstir.Bazen bazı durumları kabul edip yolumuza bakmak gerekir,tıpkı balığın koşmaya çalışmak yerine suyla ahenkle dans etmesi gibi,atın iki ayağını sadece şahlanırken kullanması gibi…
Özüne dön;yaşam senden bazı şeyleri almış olabilir,üzülme dert etme yeniden geri alabilirsen ne ala ama geri alamayacakların için yaşamı boşa heba etme. Belki de bundan sonrası için öyle devam etmen gerekiyordur,yaşam senden tam da bunu kabul edip ilerlemeni istiyordur.
Bir kolunu kaybetmiş olabilirsin,bir bacağın olmayabilir,o çok beğendiğin kişiye benzemediğin için ya da çok hoşlandığın kişi seni kabul etmediği için kendi içinde kabul görmüyor olabilirsin.Peki ya Dünya dile gelip sana ”Sen çok değerlisin ve bugün senin için dönüyorum! ” deseydi? O zaman da kendini eksik ya da çirkin hissedecek miydin?Sanmıyorum…
Kalıplardan farklısın diye kötü değilsin,değersiz değilsin!Sırf yaratıldığın için bile çok değerlisin,hiç olmayabilirdin,ya yoktan var edilmeseydin? Varsın,hayattasın!O zaman şu an olduğun halinle çok değerlisin.Kendini özümse,ruhunun bir bacağa, bir kola ya da çok güzel bir yüze ihtiyacı yok.İçindeki muhteşem için ruhundan fazlasına ihtiyacın yok.
Kabul et! Yaşamı olduğu haliyle kabul et!Huzur için daha fazlasına ihtiyacın yok…
Potansiyelini keşfetmen dileğiyle,
Bir Cevap Yazın